11 Aralık 2011 Pazar

Jose'nin Seçimi


İlk XI'leri gördüğümde Mourinho beni şaşırttı açıkçası. Geçen sene Mesut Özil'le oynadıkları 4-2-3-1, Barça karşısında fark yemişti (5-0). Valencia maçında olduğu gibi Diarra-Khedira-Xabi 3 lüsüyle çıkacaklarını düşünmüştüm. Burda Jose bi tercih yapmak durumundaydı ; ya 4-2-3-1 oynayıp önde pres yapacaktı, ya da 4-3-3 oynayıp topu Barça'ya verip kontraya çıkacaktı.

Kendi evinde oynamanın gazıyla 4-2-3-1 ile başladı Real. Düdükle birlikte pres başladı. Peki bu tempoda presi kaç dakika uygulayabileceklerdi? 20? 30?

Dakika 1'de gelen gol belkide onlar için kötü oldu. 20 lerde tempoları düştü, Xavi rahat dönmeye başladı. Messi orta sahaya kadar gelip pas akışına yardımcı oldu.

İlk dakikalardaki tempolu preste Ronaldo'nun kaçırdığı gol,maçın ilk dönüm noktasıydı : http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=9LYjISuRQ9c

Ronaldo ile alakalı bi durum daha var. Sol kanattaki rakibi Alves'i kovalamamasını Guardiola çok iyi değerlendirdi. Alves birden 4-4-2 nin sağ kanadı haline geldi, kaptan Puyol onun arkasını iyi süpürdü, gerek duyulduğunda Busquets Puyol'un yerine geçerek Pique'nin partneri oldu. Böylece Ronaldo tehditi tamamen ortadan kalktı. Fabregas'ın uçan kafayla attığı golün başlangıcı, Marcelo-Ronaldo arasındaki geniş boşluktan yararlanılması sonucudur.

Önceki El-Classico'larda Jose, Messi'ye özel önlemler almıştı. Pepe'yi ön liberoda oynattığı bile olmuştu. Dün gece Messi aradığı alanları buldu, hem ortasahaya yardımcı oldu hem de ilk golün assistini yaptı : http://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=dNKJ_rrqrEE#!

Mourinho basın açıklamasında "şans" faktörünün yanlarında olmadığından bahsetmiş. Bence işin şansla bir alakası yok.

"fortunate is he who can understand the causes of things." virgil

13 Şubat 2011 Pazar

IT'S MILLER TIME!







İskoçya,Hollanda gibi liglerde leblebi gibi gol atıp üst seviye liglere giden ve orda hayal kırıklığı yaratan sayısız golcüler vardır.İlk anda aklıma gelenler;Afonso Alves,Kezman,Boyd vs..Kenny Miller ve Kris Boyd transferleri Bursaspor'un gündemine gelince insanda ister istemez böyle bir şüphe oluşuyor.Gerçi Türkiye Ligi,İskoç veya Hollanda liglerinden çok da ileri değil,ama daha kaliteli olduğu kesin.




İskoçyada Old Firm'in iki yakasında da (rangers-celtic) oynamış birkaç futbolcudan biri Miller.Kariyerinde vasat da olsa bir Premier Lig sezonu var(33 maç ,6 gol;goller ManU,Liverpool gibi büyük takımlara,burdan büyük maçları sevdiği sonucu çıkarılabilir).

Miller'ı canlı gözle Bursaspor-Rangers şampiyonlar ligi maçında izledim.Bi kere çok çalışkan ve zeki.Takımın önde oynaması için elinden geleni yapıyor.Sezgileri kuvvetli,soğuk kanlı ve tecrübeli.Genç hali daha hızlı fakat paslı oyunda sıkıntılıydı,şu anda daha ağır,son vuruşları güçlü ve set oyununu bilen bir oyuncu haline gelmiş Miller.




Bu transferin sezon başında yapılamaması yönetimin hatasıdır.Kariyeri kaos içindeki Arjantinlilere yönelmek (nunez-steinert),şampiyonlar liginde oynayacak takımların yapacağı iş değil..Kariyerinden emin olduğunuz tecrübeli adamlar almalısınız.Tabi bu hatalar da tecrübe..Gelecek sezon için avrupa vizesi alınırsa,Kenny Miller, Ertuğrul Sağlam'ın makinasında önemli bir yere sahip olacak gibi gözüküyor.


17 Ocak 2011 Pazartesi

HAYIRLI(!) OLSUN İNŞALLAH


Normalde stadınıza sığmıyorsanız yada stadınız çağ dışı kalmışsa,uzun vadeli bir borçlanma sayesinde mevcut stadınızı yenilersiniz yada yeni stada geçersiniz.Transfer yapmazsınız,yemezsiniz,içmezsiniz uzun vadeli krediler alırsınız ve gelirlerinizle bu taksitleri ödersiniz. Batı Avrupa ülkelerinde bu işlerin böyle yürür ve yürümesi gerekir.

Arsenal,Highbury ile bağını bu şekilde kopardı.Londra belediye başkanına gitmediler;Sponsorunu buldular,planlamalar yapıldı ve eski sevgili Highbury,formada yaşamaya devam etti.

Bizde ise işler herzamanki gibi farklı yürüyor.Futbol ve siyaset birbirine girmiş durumda.Arjantin,Yunanistan,Brezilya ve Türkiye gibi gelişmekte olan nüfusu yüksek ülkelerde bu durum kaçınılmaz.Futbol,siyasiler için en yüksek faydanın sağlanabildiği bir platform durumunda.

Bursa'da da işler farklı yürümedi.Bursa'nın en büyük markası Bursaspor.Bu markadan rant sağlayan ilk siyasal oluşum da AKP değil.Anayasa referandumundan bir hafta önce yerel gazetelerde Timsah Arena projeleri boy göstermeye başladı.Oylar alındı,projeler rafa kaldırıldı. 2011 Haziran genel seçimleri ise biraz daha uzun vadeli bir popülizme gebe. Eğitim seviyesi düşük,internetten bihaber kahvedeki amcalar,Recep Altepe ve RTE'nin iştahını kabartmakta.

Uludağın eteklerinde doğmuş ve büyümüş biri olarak,Bursa'nın eski mahallelerinden yürüyerek stada gitme şansını yakaladığım için çok mutluyum.Baba,amca,eş dost,yürüyerek altıparmağa inmek,yolda tanıdıkları görüp selamlaşmak,bilet kuyruğunda saatlerce dikilip maç kritiği yapmak..Taraftar,stadı şu anki yerinde istiyor.Zaten UEFA kriterleri için 10 trilyon para harcandı ve stad şu anda yakışıklı bir durumda.Sorunu ise 26 binlik kapasite.Aslında bu kapasite 10 bin artırılsa ve çatıyı taşıyan direkler kaldırılsa(bunu yapan mimara selam burdan,dünyada eşi benzeri yok!) ortada sorun kalmayacak. Kulüp şu anda stadın tapusunu alabilecek kadar amatör branşa sahip.

Koca Galatasaray camiasının açılışta TOKİ başkanı tarafından itin götüne sokulması,RTE'nin Gs 1 kuruş harcamadı biz yaptık tavrı ve taraftarın tepkisi..Ankaragücü'nün Gökçek hegamonyası altında düştüğü rezil durum.. Eğer şubat 2011 de veledromdaki stada başlanırsa Bursaspor'u da benzer bir gelecek bekliyor. İşin farkında olan var olmayanı;farkında olup birşey yapabilen var yapamayanı.Bense buraya bunları yazabiliyorum,yazmaya da devam edicem.