9 Ağustos 2010 Pazartesi

2007-2009 : Şampiyon Bursaspor üzerine..




2008-2009 sezonunun başında Egemen Korkmaz Trabzonspor'a, İbrahim Dağaşan Sivasspor'a, Sinan Kaloğlu ise Bochum'a verilmiş. Bunun yanında sezonun bomba transferi Yusuf Şimşek Denizli'den alınmıştı. Brezilyalılar konusunda dev bi hayal kırıklığı söz konusuydu. Jose Leandro Gomes, Marcelo Rodrigues (Marcelinho) ve Adriano de Melo Bezerra'dan biri bile tutmamış, ayrıca çeşitli söylentiler peydahlanmıştı. 10 bin euroluk adamların 250 bin euroya transfer edildiği dedikoduları dolaşıyordu.

Samet Aybaba döneminde gelen başarısız sonuçlara rağmen Samet Hoca'nın gençlere verdiği şanslar takımda biraz da olsa olumlu bi etki bıraktı. Ardından gelen Güvenç Kurtar tam bi fiyaskoydu. İbrahim Yazıcı yönetiminin en başarısız kararıydı denilebilir. Ancak Ertuğrul Sağlam kararı, 34 yaşındaki Yusuf'un Beşiktaş'a gönderilmesi ve ara transferi Ozan İpek ile kapatmak bir o kadar da doğruydu.Ligin 2.yarısının en istikrarlı takımı haline gelmişti Yeşil Timsahlar. Sadece 2.yarının puan sıralamasında ilk sıradalardı, son haftaya kadar Avrupa Ligi şansını zorladılar. Herkesin aklında "Ertuğrul hoca sene başında gelseydi ne olurdu?" sorusu oluştu. Cevabı izleyen sene verilecekti. İbrahim Yazıcı'nın genel kurulda güvenoyu alması, 2009-2010 sezonunda da Ertuğrul hocayla çalışılacak olması Bursa halkının alışmadığı bir istikrar tablosunun ortaya çıkmasını sağladı. Yeni sezonda Turgay, Batalla, Hüseyin transferlerinin hepsi nokta atışlardı, Zapo'nun kiralanması doğruydu, Ergic transferi takımın mental ve entellektüel kapasitesini arttırıcı nitelikteydi. Bursaspor takımı artık 90 dakika savaşan, sert ve baskılı bir takım haline gelmişti. Gerek dikine, gerekse kanatlardan çok etkili hücum organizasyonları vardı. Kadro istikrarı yıllar sonra sağlanmış, sokaktaki adam ilk 11 i aşağı yukarı sayar olmuştu.

Her başarılı takımın arkasında iyi bir kaleci vardır. Ivankov ligin en kaliteli kalecilerinden biri olmasının yanında takımın skor yüküne attığı penaltılarla katkıda bulundu. Stoper mevkinde Beşiktaş'la beraber ligin en iyi 4'lüsü (Ömer-İbrahim-Zapo-Serdar+Tuna) düzgün bi rotastonla sürekli formdaydı. Hızlı ve atletik forvetler karşısında İbrahim Öztürk, tecrübeli teknik forvetler karşısında Zapo kullanıldı.


Ali Tandoğan için herahlde ayrı bi yazı yazmak lazım. Araya sıkıştırmaya gönlüm elvermiyor. Beşiktaş'tan apar topar yollandıktan sonra Bursaspor'da resmen kendini buldu. Artık eskisi gibi sinirli değildi, mental olarak çok farklı bir Ali vardı.Oyun sezgisi gelişmiş, tamamen kararlı, iyi pozisyon alan, gereksiz kart görmeyen bir Ali. Bunun üzerine duran toplarda takımına 10'a yakın asistle yardımcı oldu. Volkan Şen ile birlikte ölümcül bir sağ kanat ikilisi oluşturdular. Girdikleri verkaçlar ya korner ya lehlerine faul yada gol oluyordu.

Duran toplarda Kaptan Ömer ve Turgay gibi isimlerin olduğunu düşünürsek takımın gollerinin büyük bir bölümünün sağ kanattan geldiğini söylemek yanlış olmaz. Ozan İpek Türk futbolunda görmeye pek alışık olmadığımız türden bir kanat oyuncusu. Çok hızlı ve fuleli olduğu söylenemez. Ancak bir kanat oyuncusunda olmayan meziyetlere sahip olması onu bu kadar önemli yapıyor. Güçlü fiziği, pozisyon bilgisi, son vuruşları ve takım defansına katkısı müthiş.

İvan Ergiç'e de ayrı bi parantez açmak lazım. Marksist düşünür Juventus kapısından dönmüş, iç savaş görmüş, İsviçreyi fazla "huzurlu" bulmuş ve menejerine ateşli taraftarı olan bir kulüp bulmasını istemiş. 3-4 ay içinde Türkçe'yi öğrenmesi 10 senedir buralarda ekmek yiyen yabancılara mesaj niteliğinde adeta. Orta sahanın ortasında oyunu 2 yönlü oynayan oyuncular her zaman hayallerde olmuşlardır. Ergiç de böyle bir futbolcu. Hüseyin ve Bekir Ozan takıma defansif anlamda büyük güç kazandırdılar. Kirita bir soru işareti,sanırım Ertuğrul Hoca Kirita'nın yerine ofansif gücü yüksek,teknik ve şutları güçlü bir orta alan futbolcusu isteyecektir, istemelidir.

İsmail Haktan Odabaşı, Volkan Şen, Sercan Yıldırım, Ozan İpek gibi gençler Bursaspor'un geleceğinin ne kadar parlak olacağının adeta bir göstergesi.1,5 senedir doğru işler yapan yönetim, kasaya girecek 45 milyon tl + Şampiyonlar Ligi gelirlerini akıllıca kullanmak zorunda. Takımın savaşçı kimliğini bozmadan, takım içi ücret dengelerini sarsmadan ve takımın mental kapasitesine uygun birkaç takviyeyle yeni sezona girmelidir. Bu takviyeler ilk bakışta bir sol bek, bir sol açık, orta sahanın ortasına şut özelliği olan, teknik bir isim ve tecrübeli bir golcü gibi görünmekte. Mustafa Keçeli savunma konusunda istikrarlı fakat hücum konusunda eksik kalmakta. Bu mevkiye duran top kullanabilen,uzaktan şutları olan "Roberto Carlos çakması" biri alınabilir. Aklıma ilk gelen isim Portekiz'de forma giyen Antunes. Bir dönem AS Roma'da kiralık oynamıştı. En fazla 1,5-2 milyon euro bedeli olmalı. Sol açıkta hızlı, dribblingci bir sol açık şart. Orta sahanın ortasında ise uzak şutları deneyebilen ve ayağını düzgün bir isim takıma güç katacaktır. Aklıma gelen ilk isim Parma'da iyi bir sezon geçiren Tommaso Vailatti. Forvette ise Bursaspor'un Leo İglesias ile geçircek vakti yoktur. Bu mevkiye sezgileri, son vuruşları ve pozisyon bilgisi yüksek tecrübeli bir adam alınmalıdır. Antonio Di Natale müthiş bir sezon geçirdi fakat takımı onu bırakmayabilir. Chievo'lu Sergio Pellissier aklıma ilk planda gelen başka bir isim.
Ertuğrul Sağlam da benim gibi düşünüyor olmalı ki 18.05.2010 tarihli Sabah gazetesine verdiği demeçte takıma 4 ya da 5 takviye düşündüğünü söylemiş. Kendisi dünya çapında bir taktisyen olmasa da çok iyi bir takım mühendisi. Gittiği her camiada iyi bir "takım" kurdu. Kayserispor ve Beşiktaş onun kurduğu iskelet üzerinde başarılar yakaladı. Bu konuda hocamıza güvenimiz tam.

Bursaspor'un gerçekleştirdiği futbol devrimi, 5 sene içinde ikinci bir şampiyonluk gelirse tam olarak gerçekleşmiş olacaktır. Yoksa torunlarımıza "biz o sene Bursa'daydık","bu takım zamanında şampiyon olmuştu" gibi hikayelerden öteye gitmeyecektir. Takımın bu başarısı birçok kulübün ve teknik direktörün meşhur bahanelerini geçersiz kılmıştır ."Bütçe meselesi","yüksek bütçeli takımlara Türk antrenör getirmiyorlar" gibi ifadeler tarihe karışmıştır.

5 Ağustos 2010 Perşembe

Leonel Nunez Jorge

Yer : Bursa Kent Meydanı .Sıcaklık 38 derece. Kalabalık inanılmaz. Milan Stephanov ve Leo Nunez'in imza töreni gerçekleştiriliyor. Leonel afallamış durumda,kalabalığa,sıcağa,ilgiye ve beklentilere anlam vermeye çalışıyor. Yanındaki tercüman nasıl "üçlü" çektireceğini , bunu neden yapması gerektiğini falan anlatıyor. Milan Stephanov'un daha önce bir Trabzon macerası olduğundan bu durumlara alışık gibi görünüyor.

Leonel kimdir ve Ertuğrul Sağlam neden onu tercih etmiştir biraz onu irdeleyeyim :

1984 doğumlu ,25 yaşında. Futbolun en verimli,en olgun geçmeye aday 5 senesi.
Olympiacos ile bir Avrupa macerası yaşamış fakat pek de iyi bir sezon geçiremeden (20 maçta 4 gol) Arjantin'e geri dönmüş. Bu durum, kariyerini toparlamak anlamında Bursaspor macerasının iyi ve verimli geçmesi için elinden ne geliyorsa yapması gerektiğini gösteriyor.

2008 de İndependiente'ye geri dönüyor ve harika 2 sezon geçiriyor.55 maçta 28 gol ve Arjantin Şampiyonluğu. Bu durum da futbolcunun kalitesinin ortada olduğunu gösteriyor.

Bursaspor'un 2010-2011 sezonunda şampiyon takım olarak sahaya çıkacak olması , rakiplerin oyun tarzını değiştirebilir. Fiziksel mücadelenin üst düzeyde olduğu ligimizde rakibiniz alanı da iyi daraltıyorsa (içime Ömer Üründül girdi) işiniz baya zorlaşıyor. Bu durumlarda kanatlara inmeli (Ömer Üründül çıktı) ve uzaktan şutlar denemelisiniz. Leonel Nunez burda devreye giriyor. Topa gerçekten çok iyi vuruyor.Son vuruşlarda da Sercan'a nazaran daha soğuk kanlı.
Ertuğrul Sağlam 4. arjantinliyi takıma kazandırarak yabancılar arasında bir bağlantı sağladı.
Hepsi başarıya aç ve kariyerlerini çıkışa geçirmek için uygun ortam arayan futbolcular.
Başarılı takım mühendisi Ertuğrul Sağlam ile kariyerlerindeki bu çıkışı Bursaspor'da yaşamaları dileğiyle..